https://hasaud.com/index.php/pub/issue/feed HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ 2024-04-29T00:04:18+03:00 Editor editor@hasaud.com Open Journal Systems <p><strong>Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisi (ISSN: 3023 - 557X)</strong>, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği tarafından yayınlanan hakemli bir dergidir.</p> <p>Dergi yılda 3 kez çevrimiçi olarak yayınlanmaktadır.</p> <p><strong>Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisi</strong>, halk sağlığını ilgilendiren tüm konu ve alanlardaki çalışmaların yayımlanmasını ve alandaki gelişmelerin ve yeni bilgilerin hızlı bir şekilde iletilmesi için bir ortam sağlamayı amaç edinmiştir.</p> <p>Dergi, açık erişimli, ulusal, çift kör hakemli bir dergidir.</p> <p><strong>Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisinde,</strong> Türkçe makaleler yayımlanmaktadır. </p> <p><strong>Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisi</strong>, yayın sürecinde herhangi bir makale işlem ücreti almamaktadır.</p> https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/33 Akademik yaşam ve iyilik hali üzerine 2024-04-05T12:20:19+03:00 Özge Karadağ ozgekaradag.2021@gmail.com Erol Nezih Orhon nezihorhon@gmail.com <p>Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sağlığı, iyilik hali (well-being) ile birlikte ele almakta ve fiziksel, ruhsal, sosyal boyutları ile tanımlamaktadır. DSÖ’ye göre iyilik hali, bireyler ve toplumlar için günlük yaşama dair pozitif bir kaynak olup, tıpkı sağlık gibi sosyal, ekonomik ve çevresel koşullardan etkilenmektedir. İyilik hali, hem yaşam kalitesi ile hem de bireylerin ve toplumların bir anlam ve amaç doğrultusunda dünyaya katkı sağlama becerileri ile ilişkilidir. Buradan hareketle, akademik yaşamda akademisyenler, öğrenciler, yöneticiler ve üniversite çalışanları ile üniversite kampüslerini kapsayacak şekilde sağlığı ve iyilik halini geliştirecek bütünsel çabalar, hem bireylere, hem de akademinin eğitim, araştırma ve bilimsel üretimine olumlu yansımaktadır. Akademide sağlığın ve iyilik halinin geliştirilmesine yapılan yatırım, üniversitelerin toplumsal faydalarını ve bulundukları kente, ülkeye ve dünyaya katkılarını da güçlendirecek en önemli yatırımlardan biridir. Sağlığın geliştirilmesi ilkelerini temel alan yaklaşımlar ile akademide iyilik halinin korunması ve geliştirilmesi için ihtiyaç duyduklarımız, çoğu zaman uygulanması sanıldığı kadar zor olmayan çok boyutlu politika ve uygulamalar ile akademik yaşamın vazgeçilmezi, sağlıklı iletişimdir.</p> 2024-04-29T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/22 Klinik araştırmalarda randomizasyon 2024-01-25T11:42:57+03:00 Kübra Ecem Turgutkaya kturgutkaya@adu.edu.tr Pınar Okyay pinarokyay@hotmail.com <p>Bilimsel tıbbi kanıt elde etmek amacıyla yapılan randomize kontrollü çalışma tasarımlarında körleme, randomizasyon ve kontrol grubu kullanılmaktadır. Bu yazıda randomizasyonun tanımı, amacı ve randomizasyon yöntemlerini incelemek amaçlanmıştır. Randomizasyon, katılımcıların araştırmacı tarafından öngörülen karıştırıcı faktör olabilecek tüm özellikler açısından homojen olarak çalışma gruplarına atanmasıdır. Randomizasyonun amacı ise seçim yanlılığının azalmasına yardımcı olarak tedavi grubuna mümkün olduğunca benzer bir kontrol grubu oluşturmak, bilinen ve bilinmeyen karıştırıcı faktörleri dengelemektir. Randomizasyon yapmak için çeşitli yöntemler mevcuttur. Bu yazıda pratikte en çok kullanılan basit, blok ve tabakalı randomizasyon yöntemlerinden ayrıntılı olarak bahsedilecektir. Sonuç olarak randomizasyon, birden çok kolun olduğu klinik araştırmalarda önemini koruyan bir uygulamadır.</p> 2024-04-29T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/37 Erzincan İliç Altın Madeni felaketi bağlamında Türkiye için çıkartılması gereken halk sağlığı dersleri: Altın madenciliği gerekli mi? 2024-04-23T19:30:03+03:00 Tayfun Kayar tayfunkayar06@gmail.com Bülent Kılıç bulentkilic64@gmail.com <p>Türkiye’de altın üretimine başlanan 2001 yılında yıllık üretilen altın miktarı 1 ton iken, 2022 yılında bu miktarın 31 tona yükseldiği görülmüştür. Altın madenciliğinde tartışma konularının başında siyanürle altın üretimi ve bu yöntemin olumsuz etkileri gelmektedir. Bu derlemenin amacı Erzincan İliç Altın Madeni kazası bağlamında Türkiye’deki altın madenciliğini değerlendirmek ve öneriler geliştirmektir. Siyanür kullanımının zararlı etkileri sadece insan ya da hayvanlarla sınırlı değildir. Olası sızıntı ile birlikte toprağı, suyu zehirleyerek ekolojik dengeye zarar vermesinin yanı sıra atık barajlarındaki ağır kimyasalların atmosferde de uzun süre kalarak hava kirliliğine yol açtığı bilinmektedir. 13 Şubat 2024 tarihinde İliç Altın Madenindeki felaketin gerçekleşmesinin asıl nedeni olarak iki kez kapasite artışı yapılarak liç yığınının yükünün arttırılması olduğu düşünülmektedir. Ayrıca söz konusu kapasite artışı taleplerini onaylayarak uygulanmasına izin veren ve denetim görevlerini yerine getirmeyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da facianın sorumluları arasındadır. Erzincan Çöpler Altın Madeni felaketi, altın madenciliğinin çevre sağlığına olan olumsuz etkileri, çalışanların hayatını kaybetmesi, ekonomik olarak kamu yararının düşük olması ve olası etkilerinin ciddi halk sağlığı sorunlarına yol açabileceği gerçeğinden yola çıkarak “Altın madenciliği gerekli midir?” sorusunu gündeme getirmiştir. Öte yandan yaşanılan çevre felaketi ve iş kazası ülkemizdeki tüm altın madenciliği faaliyetlerine dair acil ve önemli kararlar alınması gerektiğini de bir kez daha gözler önüne sermiştir. Sonuç olarak altın madenciliğinde, sermayenin daha fazla kar etme hırsıyla en ucuz maliyetli yöntemleri benimsediği, çevre ve insan sağlığını dikkate almadığı görülmektedir. Maden işletmeciliğinde kamu payının oldukça düşük olması ve doğal kaynakların yok edilmesinden yola çıkarak varılan sonuç Türkiye’deki altın madenlerinin bir an önce kapatılması veya işletilecekse de uygun önlemler alınarak ve devlet kontrolünde işletilmesidir.</p> 2024-04-29T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/35 Bir sağlık tarihi serüveni: Kırklareli sağlık tarihi evi 2024-04-18T22:34:37+03:00 Çiğdem Cerit cigdemcerit@gmail.com <p>Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılının kutlandığı 29 Ekim 2023 tarihinde, Kırklareli sağlık camiası bir yandan İstiklâl mücadelemizin önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle anarken, diğer yandan farklı heyecanlar yaşadı; Kırklareli Sağlık Tarihi Evi açıldı. Kırklareli Sağlık Tarihi Evi, ilin 100 yıla yaklaşan sağlık tarihi serüveni boyunca, bu serüvene tanıklık eden kültürel mirasın toplandığı, belgelendiği, sağlık hayatının tarihi gelişiminin kanıtları olan araç – gereçlerin korunduğu ve sergilendiği bir kurum olarak planlanmıştır. Böylelikle sahip olunan tarihsel ve kültürel değerlerin kamusal alanla paylaşıldığı, Kırklareli İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı bir “ev” ortaya çıkmıştır. Kırklareli Sağlık Tarihi Evi geçmişten günümüze gelen bu tarihsel miras üzerine kurulmuş, zaman içinde değer kazanacak eşyaları, evrakları biriktirme, bağışlanan eşyaların ve sahiplerinin hikâyesini öğrenme ve onları gelecek kuşaklara aktarma yolunda örnek bir çalışma olmuştur. Benzer faaliyetlere öncülük edebilecek bu ev, aynı zamanda sağlıkçılara gösterilen saygının bir nevi simgesi niteliğindedir.</p> 2024-04-29T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/18 Tıp fakültesi öğrencilerinin atık geri dönüşümüyle ilgili bilgi, tutum ve davranışları 2024-03-18T14:44:56+03:00 Besra Eren besraeren2010@gmail.com Elif Okşan Çalıkoğlu calikogluoksan@yahoo.com Neriman Aydın neriman_aydin@yahoo.com <p>Bu çalışmada tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş olan atık yönetimine dikkat çekmek amacıyla Tıp Fakültesi öğrencilerinin geri dönüşüm ile ilgili bilgi tutum ve davranışlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Tanımlayıcı özellikte olan araştırmanın evrenini Gaziantep Üniversitesi’nde 2022- 2023 yılları arasında öğrenim gören 1240 tıp öğrencisi oluşturmaktadır. Evreni bilinen bu çalışmada minimum örneklem büyüklüğü 384 kişi olarak hesaplanmıştır ve tabakalı örneklem seçme yöntemi ile gönüllülük esasına göre yüz yüze anket uygulanarak 409 öğrenciye ulaşılmıştır. Literatür taranarak oluşturulan anket formu öğrencilerin sosyodemografik özellikleri, atıkların geri dönüşümü ile ilgili bilgi düzeyi ve geri dönüşüm ile ilgili tutum ve davranışlarını belirlemeye yönelik sorulardan oluşmaktadır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Katılımcıların 207’si kadın (%50,6) olup geri dönüşümün tanımı hakkında kadın öğrencilerin bilgi düzeyi (%98,1) erkek öğrencilerden (%95,5) yüksek saptanmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin %10,3’ü plastik poşet ve şişeleri tekrar kullanmayıp ürünleri çöpe attığını belirtmiştir. Geri dönüşüm için evde çöp ayrıştırma oranı kadın öğrencilerde %33,2 olup erkek öğrencilerde bu oran %21,0 olarak saptanmıştır. Geri dönüşüme hiçbir zaman katkıda bulunmadığını belirten öğrencilerin %73,3’ü (n=11) çevresinde geri dönüşüm kutularının olmadığı için katkıda bulunmadığını ifade etmiştir. Bu araştırmada Tıp Fakültesi Öğrencilerinin atık geri dönüşümü hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu ancak geri dönüşüm davranışlarının yeterince gelişmediği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda eğitiminin ailede başlanıp üniversite düzeyine kadar devam ettirilmesi ve çevre konusunda Tıp Fakültesi öğrencilerinin sorumluluk almaları sağlanmalıdır.</p> 2024-04-29T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/28 Üniversite öğrencilerinin Human Papilloma Virus (HPV) ve HPV aşısı hakkındaki tutumları ve bilgi düzeyleri 2024-02-29T09:47:50+03:00 Atalay Alsancak atalayalsancak73@gmail.com Buse Başak Yazıcı basakbuse02@gmail.com Hasan Hüseyin Sakar huseyinsakar203@gmail.com Nahide Berka Bala nahideberkabala@gmail.com Sudenur Uçarer sudenurucarer@gmail.com Coşkun Bakar drcbakar@gmail.com <p>Human Papilloma Virus (HPV) cinsel yolla bulaşan yaygın enfeksiyonlardan biridir. Serviks kanseri, genital siğil ve penis kanseri başta olmak üzere birçok hastalığa yol açar. Bu araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin HPV enfeksiyonuna - HPV aşısına yönelik bilgi ve tutumlarını belirlemek, HPV bilgi düzeylerini etkileyecek faktörleri tespit etmektir. Araştırmada çeşitli üniversitelerin ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim basamaklarında öğrenim gören 275 öğrenciye Google Forms üzerinden dört bölümden oluşan anket uygulanmıştır. Anketin ilk kısmında katılımcıların sosyo-demografik özelliklerini belirlemeyi hedefler. İkinci kısım HPV ve HPV aşısı hakkındaki genel bilgi düzeyini ölçer. Üçüncü kısım ise HPV enfeksiyonunun yayılmasına neden olabilecek riskli cinsel davranışlara yönelik sorular bulunmaktadır. Dördüncü kısım üniversite öğrencilerinin HPV ve HPV aşısına yönelik tutumlarını belirlemeyi amaçlar. Tutum sorularına geçerlilik güvenilirlik analizleri yapılmış ve 11 soru elenmiş olup 9 soru değerlendirmeye alınmıştır. Araştırmada Jamovi ve SPSS 26.0 programları kullanılmıştır. Araştırma katılımcılarının %18,2’si ilk cinsel ilişkisini 18 yaş veya altında yaşamıştır, %4,7’si çok partnerli ilişki yaşıyordur, %22,2’si HPV’nin ne olduğunu bilmiyordur, %67,3’ü cinsel sağlık eğitimi almamıştır. Katılımcıların %84,7’si HPV’nin aşısı olduğunu duymuşlardır ancak yalnızca %10,2’lik kısmı Türkiye’de bulunan aşı çeşitlerinden (İlaç Firması 1, İlaç Firması 2) haberdardır ve yalnızca %9,5’i aşı olmuştur. Araştırmanın katılımcıları ile gerçekleştirilen uygulama sonucunda elde edilen verilere açıklayıcı faktör analizi (AFA) uygulanmıştır. Analiz sonucunda madde toplam korelasyonu 0,3’ün altında altında olan maddeler çıkarılmış, 9 maddeli form elde edilmiştir. Araştırmada HPV bilgi puanında anlamlı fark yaratan 7 faktör, HPV tutumunda anlamlı fark yaratan 4 faktör görülmüştür. HPV tutumu HPV bilgisini anlamlı derecede etkilemiştir. Cinsel sağlık eğitimi almak hem HPV bilgi düzeyi hem de HPV tutumunu etkilemiştir. Kişilerin HPV hakkındaki bilgilere daha çok internet sayesinde ulaştıkları bu yüzden bilgi düzeylerinin cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında konuşma tutumundan etkilenmediği fark edilmiştir. Ayrıca 5 faktörün HPV aşısı olmayı etkilediği bulunmuştur. Genç yetişkinlerin cinsel sağlıklarını koruma becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimlerin planlanmasında bilgi edinmeyi etkileyen faktörler göz önünde bulundurulmalıdır. Bu faktörlerin işaret ettiği eksikliklere yoğunlaşan basılı veya dijital kaynakların ve eğitim programlarının hazırlanması gelecekte ortaya çıkabilecek hastalıkların önüne geçmek için gereklidir.</p> 2024-04-29T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/15 Türkiye'de sağlık hizmeti göstergeleri ve sosyoekonomik faktörlerin bebek ölüm hızına etkisi: İl düzeyinde ekolojik bir analiz 2023-11-15T20:14:23+03:00 Duygu Lüleci duygululeci@gmail.com Duran Ada adakonak@hotmail.com Bülent Kılıç bulent.kilic@deu.edu.tr <p class="p1">Türkiye’de bebek ölüm hızı (BÖH) uzun yıllardır ülkenin ekonomik seviyesine ve diğer kalkınma göstergelerine göre beklenenden daha yüksek seyretmektedir. Bu çalışmanın amacı, sosyoekonomik faktörlerin ve sağlık hizmeti göstergelerinin Türkiye’de illere göre BÖH üzerine etkisinin belirlenmesi ve BÖH için en önemli değişkenlerin saptanmasıdır. Ekolojik bir çalışmadır. Tüm veriler Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ve Türkiye İstatistik Kurumu‘nun yayınlarından elde edilmiştir. Türkiye’nin 81 ili düzeyinde 2011 yılına ait sosyoekonomik göstergeler ve sağlık hizmeti göstergeleri kullanılmıştır. Çalışmanın değişkenleri bebek ölüm hızı, yüz bin kişi başına düşen hekim, yüz bin kişi başına düşen hemşire ve yüz bin kişi başına düşen hastane yatağı sayısı; kişi başı gelir, okuma yazma bilmeyen kadın oranı, net göç hızı, işgücüne katılım oranı ve işsizlik oranıdır. İstatistik değerlendirmelerde korelasyon, lineer regresyon analizi kullanılmıştır. BÖH en yüksek üç il Ağrı, Siirt ve Tokat’tır. Eşitsizlikler iller düzeyinde değerlendirildiğinde, Türkiye’de en kötü değerlere sahip illerin ağırlıklı olarak Güneydoğuda yer alan iller olduğu görülmüştür. BÖH ile tüm değişkenler arasında anlamlı korelasyon görülmektedir. Regresyon analizi sonuçlarına göre illere göre BÖH değişimini en az değişkenle en iyi açıklayan model; gelir, yüz bin kişi başına düşen hemşire sayısı ve işgücüne katılım oranı ile oluşturulmuş olan modeldir. Türkiye’de iller arası BÖH farklılıklarını açıklamada, sağlık hizmet göstergelerinden hastane yatağı anlamlı değilken, hekim ve hemşire sayısı anlamlı düzeyde etkili bulunmuştur. Bebek ölümlerinin azaltılması için hemşire sayısı artırılmalı ve iller arası dengeli dağılım sağlanmalıdır. Ayrıca, illerin gelir düzeyini arttıracak ekonomik girişimler planlanması ve işgücüne katılımın desteklenmesi gerekmektedir.</p> 2024-04-29T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ