HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://hasaud.com/index.php/pub <p><strong>Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisi (ISSN: 3023 - 557X)</strong>, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği tarafından yayınlanan hakemli bir dergidir.</p> <p>Dergi yılda 3 kez çevrimiçi olarak yayınlanmaktadır.</p> <p><strong>Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisi</strong>, halk sağlığını ilgilendiren tüm konu ve alanlardaki çalışmaların yayımlanmasını ve alandaki gelişmelerin ve yeni bilgilerin hızlı bir şekilde iletilmesi için bir ortam sağlamayı amaç edinmiştir.</p> <p>Dergi, açık erişimli, ulusal, çift kör hakemli bir dergidir.</p> <p><strong>Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisinde,</strong> Türkçe makaleler yayımlanmaktadır. </p> <p><strong>Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisi</strong>, yayın sürecinde herhangi bir makale işlem ücreti almamaktadır.</p> Halk Sağlığı Uzmanları Derneği tr-TR HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ 3023-557X Adil Geçiş, Kökeni, Evrimi ve Temel İlkeleri: İklim Adaleti Perspektifinden Bir Değerlendirme https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/78 <p style="font-weight: 400;">Adil geçiş, düşük karbonlu ekonomilere geçişin yalnızca teknik ve ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve etik boyutlarını da kapsayan bir kavramdır. Bu derleme, adil geçişin tarihsel kökenlerini, temel ilkelerini, uluslararası politika çerçevelerini ve Türkiye’deki güncel tartışmaları iklim adaleti ve halk sağlığı perspektifinden değerlendirmeyi amaçlamaktadır.</p> <p style="font-weight: 400;">Kavram, ilk olarak 1970’lerde send ikaların çevre politikalarının işçiler üzerindeki olumsuz etkilerine karşı adil çözümler üretme talebinden doğmuş, zamanla iklim adaleti, toplumsal eşitlik ve çevresel sürdürülebilirlik eksenlerinde genişlemiştir. Uluslararası literatürde adil geçişin kurumsallaşması, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün kılavuz ilkeleri ve Paris Anlaşması ile mümkün olmuş; ancak uygulamalar çoğunlukla istihdam ve ekonomik uyum politikaları çerçevesinde sınırlı kalmıştır. Oysa kavramın özü, eşitlik, katılım, tazmin-telafi ve tanıma adaletini merkeze alarak geçiş süreçlerini kapsayıcı ve adalet temelli hale getirmektir.</p> <p style="font-weight: 400;">Türkiye’de adil geçiş tartışmaları görece yenidir ve özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum bağlamında görünürlük kazanmıştır. Resmî belgelerde kavram çoğunlukla yukarıdan aşağıya, teknokratik bir yaklaşımla ele alınmakta; sendikalar, sivil toplum ve sağlık örgütlerinin katılımı sınırlı kalmaktadır. Buna karşılık, akademik çalışmalar ve sivil toplum girişimleri geçişin yalnızca enerji ve çevre politikalarıyla sınırlı tutulamayacağını; iş hukuku, sosyal koruma, toplumsal cinsiyet eşitliği ve halk sağlığı boyutlarının da süreçte yer alması gerektiğini ortaya koymaktadır. Özellikle kömürden çıkış tartışmaları, geçişin istihdam kayıplarının ötesinde sağlık hakkı ihlalleri, çevresel maruziyetler ve yerel toplulukların yaşam koşullarıyla doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir.</p> <p style="font-weight: 400;">Sonuç olarak, Türkiye’de adil geçişin başarıya ulaşabilmesi çevresel hedeflerin yanı sıra halk sağlığını ve toplumsal eşitliği de gözeten kapsayıcı politikalarla mümkündür. Karar alma süreçlerinde emek hareketleri, yerel topluluklar ve sağlık örgütlerinin etkin katılımı sağlanmalı; istihdam kayıpları sosyal politikalarla telafi edilmeli ve sağlık etkileri sistematik biçimde değerlendirilerek geçiş planlarına entegre edilmelidir. Böylece adil geçiş, teknik bir strateji olmanın ötesinde, toplum sağlığını ve adaletini önceleyen bir dönüşüm vizyonu olarak hayata geçirilebilir.</p> Gamze Varol Melike Erkoç Yavuz Telif Hakkı (c) 2025 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0 2025-09-03 2025-09-03 3 2 70 77 10.5281/zenodo.17036957 Gebelik döneminde grip aşılaması: Mevcut durum, sorunlar ve öneriler https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/77 <p>Grip dünya çapında önemli bir morbidite ve mortalite sebebi olan akut bir solunum yolu enfeksiyonudur. Gebelikte meydana gelen fizyolojik değişiklikler, enfeksiyonun daha ağır seyretmesine ve komplikasyon riskinin artmasına neden olur. Grip pandemilerinden elde edilen veriler gebelerde gribin daha ağır seyrettiğini ve daha yüksek mortaliteye yol açtığını göstermektedir. Gebelerde gribe bağlı pnömoni, erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve anne ölüm riski artarken, fetüs ve yenidoğanlarda da nöral tüp defekti ve düşük doğum ağırlığına neden olabilmektedir. Grip aşıları 60 yılı aşkın bir süredir güvenle kullanılmaktadır. Gebelikte grip aşısı, hem anne hem de fetüs ve yenidoğanı gribin olumsuz etkilerinden koruyabilir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), gebeliğin herhangi bir döneminde grip aşısı ile aşılanmayı önermektedir. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı, 2. ve 3. trimesterde olan tüm gebelerin mevsimsel grip döneminde grip aşısı olmasını önermektedir. Ülkemizde gebelere yapılan grip aşısı geri ödeme kapsamında olmasına karşın, gebelerde grip aşı kapsayıcılığının çok düşük olduğu bilinmektedir. Gebelerin grip aşısı olmamam nedenleri arasında bilgi eksikliği, yan etki endişesi, sağlık çalışanlarından öneri almama ve aşıya erişim sorunları önde gelmektedir. Araştırmalar, sağlık çalışanlarının gebelere grip aşısı önerisinin aşı kabulünü belirgin şekilde artırdığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle, gebelerin aşılanma oranlarını artırmak için doğum öncesi bakımda rutin grip aşısı önerisi yapılmalı, aşıya erişim kolaylaştırılmalı, bilgilendirme kampanyaları yürütülmeli ve sağlık çalışanlarının iletişim becerilerinin güçlendirilmesi önerilmektedir.</p> Burcu Ecem Uğuz Caferi Tayyar Şaşmaz Telif Hakkı (c) 2025 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0 2025-09-03 2025-09-03 3 2 78 85 10.5281/zenodo.17037062 Halk sağlığı bakış açısıyla Dünya’da ve Türkiye’de işitme kaybı ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/70 <p>İşitme duyusu bireylerin sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri için son derece önemlidir. Dünya’da işitme sağlığı ile ilgili çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar arasında işitme kaybı öne çıkmaktadır. İşitme kaybı, bireyin sağlık, sosyal, eğitim ve ekonomik yaşamını yakından etkilemektedir. Bu makalede halk sağlığı bakış açısıyla Dünya’da ve Türkiye’de işitme kaybı ile ilgili sorunların ortaya konulması amaçlanmıştır. Makalede ayrıca işitme kaybının nedenlerine, halk sağlığı açısından önemine, önlemek için önerilere de yer verilmiştir. İşitme kaybı risk faktörleri arasında genetik faktörler, enfeksiyonlar, gürültü, ototoksik ilaçlar ve yaşlanma süreci öne çıkmaktadır. İşitme kaybının önlenmesi için erken tanı hizmetleri kapsamında yenidoğan ve okul çağı taramaları da kritik önem taşır. İşitme kaybının önlenmesi, erken tanı olanakları ile ilgili iyi uygulamalar mevcuttur. Dünya Sağlık Örgütü’nün H.E.A.R.I.N.G müdahale paketi, yaşam boyu işitme sağlığı hizmetlerinin yapılandırılması için rehber niteliğindedir. Türkiye’de işitme tarama programları, Engelsiz Sağlık İletişim Merkezi (ESİM) ve işaret dili destekleri gibi uygulamalar mevcuttur. Bu uygulamalar sağlık hizmetlerine erişimi desteklemektedir. Bununla birlikte, işaret dili bilen sağlık personelinin yetersizliği, iletişim eksikliği, tercüman desteğinin sınırlılığı ve sağlık içeriklerinin erişilebilir formatlarda sunulmaması, işitme engelli bireylerin sağlık hizmetlerinden tam ve etkin şekilde yararlanmalarını engellemektedir. İşitme kaybı ile ilgili sorunların kalıcı şekilde çözülmesi için bilimsel araştırmalara da ihtiyaç vardır. Araştırma sonuçlarına dayalı olarak geliştirilecek politikalarla erken tanı, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin erişilebilirliği artırılmalıdır. Bunlara ek olarak; teknolojik çözümler yaygınlaştırılmalı ve toplumsal farkındalık kampanyaları yürütülmelidir. İşitme sağlığının korunması için disiplinler arası iş birliği, kapsayıcı hizmet modelleri ve politik destek ve kararlılık büyük önem taşımaktadır. İşitme kaybı olan bireylerin ihtiyaçlarına duyarlı ve sağlık sistemine eşit katılımını sağlayacak uygulamalar hayata geçirilmelidir.</p> Sibel Armağan Karadeniz Dilek Aslan Telif Hakkı (c) 2025 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0 2025-09-03 2025-09-03 3 2 86 94 10.5281/zenodo.17037078 Ebelik Hizmetlerinin Afetlerde Yenidoğan ve Çocuk Sağlığının Korunmasına Etkisi https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/69 <p style="font-weight: 400;">Ebeler, afetlerde toplum bağışıklığının sürdürülmesinde önemli sağlık profesyonelleridir. Gebeler, çocuklar ve bebekler afetlerde en korunmasız gruplardır. Anne çocuk sağlığının sürdürülmesinde ebelik hizmetleri önem taşımaktadır. Afetler; yenidoğan ve çocukların hem sağlık hem de güvenliklerini tehdit etmekte ve gelişimleri üzerinde uzun süreli etkiler bırakabilmektedir. Afetlerde yenidoğan ve çocuk sağlığının korunması ve desteklenmesi, toplumların en hassas ve savunmasız üyelerinin refahını korumak için hayati öneme sahiptir. Bu tür acil durumlarda daha iyi karar verme, koordinasyon ve müdahale konusunda çeşitli aktörler yenidoğan ve çocuk sağlığına odaklanan hizmetler sunmalıdır. Ebeler, sahip oldukları bilgi ve beceriler, birinci basamak sağlık hizmeti sağlamaya yönelik konumları ve hizmet verdikleri topluluklara coğrafi ve sosyal yakınlıkları nedeniyle özellikle çocuk ve yenidoğanın sağlık ihtiyaçlarını karşılamada kilit rol oynarlar. Afetlerde yenidoğan ve çocuk sağlığı hizmetlerinde ebelik bakımı; hayat kurtarma, acıyı hafifletme ve insan onurunu korumayı içermelidir. Fakat afet ortamlarında yenidoğan ve çocuk ölümlerinin önlenmesi ve sağlığın korunması için gereken ebelik hizmetlerine ilişkin bilgi eksikliği mevcuttur. Bu nedenle bu derleme, afetlerde yenidoğan ve çocuk sağlığına yönelik ebelik hizmetlerini açıklamayı amaçlamıştır.</p> Buse Kaya Aysun Ekşioğlu Ummahan Yücel Telif Hakkı (c) 2025 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0 2025-09-03 2025-09-03 3 2 95 103 10.5281/zenodo.17037096 Manisa’da kentsel ve yarıkentsel bölgelerde yaşayan 18-64 yaş arası kadınlarda olası depresyon sıklığı ve etkileyen faktörler https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/74 <p>Araştırmanın amacı Manisa’da kentsel/ yarı kentsel iki bölgede 18-64 yaş arası kadın bireylerde depresif durumu değerlendirmek ve etkileyen faktörleri saptamaktır. Kesitsel tipteki araştırma Nisan 2025’de Manisa’da rastgele seçilen 1 kentsel ve 2 yarıkentsel mahallede yaşayan 18-64 yaş arası kadınlarda yürütülmüştür. Örnek büyüklüğü 270 kişi olarak belirlenmiştir. Araştırmaya girecek kişiler küme örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Çalışmanın bağımlı değişkeni 18-64 yaş arası kadınların olası depresyon düzeyidir. Katılımcıların olası depresyon düzeyi, Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ile değerlendirilmiştir. Çalışmanın bağımsız değişkenleri bireylerin yaş, eğitim düzeyi, medeni durum, çocuk, gelir düzeyi gibi sosyodemografik özellikleri, kronik hastalık durumu, göç durumu, daha önce tanı almış ruhsal hastalık varlığı, evde bakıma muhtaç kişi varlığı, çalışma durumu, engel durumu gibi faktörlerdir. Veriler tanımlayıcı istatistikler ve ki-kare testi kullanılarak değerlendirilmiştir. Çok değişkenli analizde lojistik regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışmamızda, 18-64 yaş arası yetişkinlerin BDÖ’ye göre %35,4’ünün depresif belirti varlığına sahip olduğu bulunmuştur. Çok değişkenli analizlerde sağlığından memnun olmama, eşiyle ve arkadaşlarıyla kötü ilişkisi olma, son 6 ayda kötü/üzücü olay yaşamış olmanın depresif belirti sıklığını arttırdığı saptanmıştır. Araştırma grubunun depresif belirti sıklığı literatüre göre daha yüksek saptanmıştır. Çok değişkenli analiz sonuçlarına göre kadınlarda sosyal desteğin sağlanmasının depresyonu önleyebilecek en önemli etken olduğu saptanmıştır. Bu destek birinci basamak sağlık hizmetleri, sağlıklı hayat merkezleri aracılığıyla multidisipliner bir yaklaşımla sunulabilir.</p> Hüseyin Buğra Sert Emir İlhan Baturay Canberk Çiftçioğlu Ecenaz Gündoğdu Emre Tufan Egemen Kuyucu Elif Ayyıldız Melike Süpürgeci İrem Akyüz Miray Yazgan Beyhan Cengiz Özyurt Telif Hakkı (c) 2025 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0 2025-09-03 2025-09-03 3 2 104 110 10.5281/zenodo.17037158 Sağlıkta Şiddet Olaylarının Bir Tıp Fakültesi 3. ve 6. Sınıf Öğrencilerindeki Umutsuzluk Düzeylerine Etkisi https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/72 <p>Sağlıkta şiddete tanık olma öğrencilikten başlamakta, tıp öğrencileri de çalışan hekimler kadar şiddetten etkilenmektedir. Bu çalışmada, şiddet olaylarının ve medya içeriklerinin, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi dönem 3 ve 6 öğrencileri üzerindeki etkisini ve umutsuzluk düzeyleri ile ilişkisini incelemek amaçlanmıştır. Kesitsel tipte olan çalışmaya dönem 3’ten 135, dönem 6’dan 151 kişi katılmış, 25 soruluk anket ve Beck Umutsuzluk Ölçeği ile veri toplanmıştır. Analizler, SPSS 30 programıyla yapılmıştır. Katılımcıların %51,4’ü kadındır, yaş ortalaması 22,6±2,8’dir; yaşamları boyunca sağlık çalışanına yönelik %14,7’si fiziksel, %67,5’i sözel, %24,8’i psikolojik şiddete tanık olmuştur. Öğrencilerin %52,8’i medyanın şiddet haberlerini tarafsız yansıtmadığını, %59,8’i haberlerin şiddeti artırdığını, %57,7’si haberlerin kariyer planlarını etkilediğini düşünmektedir. Sağlıkta şiddetin nedenleri sorulduğunda; dönem 6’da “ülkenin sağlık politikaları” cevabı daha fazla işaretlenmiştir (p&lt;0,001). “Sağlıkta şiddetin önlenmesi için en etkili yöntem” sorusuna her iki sınıfta da “daha sert yasal yaptırımlar” ifadesi en sık seçilmiştir (%68,9 ile %72,8). Ortalama ölçek skoru 7,2±4,7 olup sınıflar arasında fark yoktur (p=0,177). Dönem 6’da, haftada 3-5’ten çok şiddet haberine denk gelenler, ayda en fazla bir kez denk gelenlere göre yüksek skor alırken, dönem 3’te fark yoktur. İki sınıfta da şiddet haberlerinin kariyer planlamasını etkilediğini söyleyenler yüksek skora sahiptir. Dönem 3’te fiziksel şiddete tanık olanlar olmayanlardan 57,18 (6,04-540,97) kat, günde 1-2 saat Youtube kullananlar günde 1 saatten az kullananlardan 7,14 (2,06-24,77) kat, tıp tercihinden pişmanlık duyanlar duymayanlardan 17,28 (3,60-83,02) kat, şiddet haberleri kariyer planlamasını etkileyenler etkilemeyenlerden 5,83 (1,28-26,60) kat, yurtdışında daha fazla saygı göreceğini düşünenler düşünmeyenlerden 9,96 (1,03-96,16) kat yüksek skor almıştır (p&lt;0,05). Dönem 6’da kronik/psikiyatrik hastalığı olanlar olmayanlardan 5,63 (1,87-16,94) kat, şiddetin nedeninin tedaviden memnuniyetsizlik olduğunu düşünmeyenler düşünenlerden 3,27 kat (1,39-7,72), şiddet nedeninin yeterince güvenlik önlemi olmaması olduğunu düşünenler düşünmeyenlerden 3,11 (1,09-8,88) kat, tıp tercihinden pişmanlık duyanlar duymayanlardan 4,74 (2,04-11,01) kat yüksek skor almıştır (p&lt;0,05). Sonuçlar şiddet haberlerinin klinik dönem öğrencilerinin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olabileceği, bu bağlamda uygun müdahalelerin geliştirilmesinin önemini göstermektedir. Tıp öğrencilerinin mesleki motivasyonlarını ve ruh sağlığını korumak için psikososyal destek programları geliştirilmeli, şiddetin önlenmesi için tedbirler artırılmalıdır.</p> Cemal Koçak Mehmet Furkan Aytekin Mustafa Emre Cengiz Berke Kılıç Ahmet Can Yavuz Ahmet Feyzi Şimşek Telif Hakkı (c) 2025 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0 2025-09-03 2025-09-03 3 2 111 120 10.5281/zenodo.17037221 Bir Tıp Fakültesi Öğrencilerinde Kliniğe Geçişte Başarısızlık Yaşama Korkusu ve Kendini Yetersiz Görme Durumlarının Değerlendirilmesi https://hasaud.com/index.php/pub/article/view/71 <p>Başarısızlık yaşama korkusunun, yüksek kaygı düzeyleri, kendinden şüphe duyma ve daha düşük öz değerlendirme gibi çok sayıda zararlı etkisi vardır. İmposter fenomeninde, başarılı bireyler, başarılarını içselleştiremeyerek yeteneklerinin nesnel kanıtlarını göz ardı etme eğiliminde olup başarıları dışsal birtakım değişkenlerle açıklarlar ve bu durumun açığa çıkacağına yönelik korku yaşarlar. Bu çalışmada, bir tıp fakültesi 3. sınıf öğrencilerinde kliniğe geçişte başarısızlık yaşama korkusu ve kendini yetersiz görme durumlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, kesitsel tipte olup dönem 3 Türkçe programından 178, İngilizce programından 39 olmak üzere 217 öğrenci ile yürütülmüştür. Analizler SPSS 30 programı kullanılarak yapılmıştır. Öğrencilerin, CIPS ölçeğinden aldığı ortalama skor 42,2±14,8’dir. Türkçe tıp öğrencilerinin skoru 40,3±14,5 iken, İngilizce tıp öğrencilerinin skoru anlamlı şekilde yüksek olup 50,5±13,7’dir (p&lt;0,001). Kadınların erkeklerden (p:0,019), fiziksel aktivite sıklığı haftada en fazla 30 dk olanların haftada 4-6 saat olanlardan (p:0,008), kronik/psikiyatrik hastalığı olanların olmayanlardan (p:0,018), Türkiye’de sağlık hizmetlerini ‘orta’ olarak değerlendirenlerin ‘kötü/çok kötü’ değerlendirenlerden (p:0,014), tıp tercihinden pişmanlık duyanların duymayanlardan (p:0,016), aylık ele geçen para 4250 TL’den az olanların 4250-8500 TL arası ile 8500 TL’den fazla olanlardan ölçek skorları anlamlı şekilde yüksektir (p&lt;0,05). CPR yapma ve enfeksiyon kapma dışındaki tüm klinik beceri ve durumlardan ‘fazla/çok fazla’ korktuğunu ifade edenler, ölçekten daha yüksek skor almıştır (p&lt;0,05). Klinik döneme geçiş sürecinde yaşanılan ‘başarısız olma’ korkuları kendini yetersiz görme hissine ve profesyonel kimliğin oluşumunda belirsizliklere neden olabilir. Öğrencilerin yalnızca bilişsel değil, psikolojik ve sosyal yönden de desteklenmesi mesleki doyumlarını ve akademik performanslarını sürdürülebilir kılmak adına önem taşımaktadır. Özellikle yüksek risk grubunda yer alan bireyler (kadın öğrenciler, kronik hastalığı olanlar, düşük gelir grubundakiler), hedeflenmiş programlarla desteklenmelidir. Ayrımcılık karşıtı farkındalık eğitimleri gibi cinsiyet eşitliğini güçlendiren politikalar, kadın öğrencilerin mesleki kimliklerini sağlıklı şekilde geliştirebilmelerine yardımcı olabilir. Düzenli fiziksel aktivite gibi koruyucu faktörlerin teşvik edilmesi, ruh sağlığı açısından faydalı olabileceğinden, üniversiteler bünyesinde öğrencilerin erişebileceği spor ve sağlıklı yaşam programları yaygınlaştırılmalıdır.</p> Cemal Koçak Seher Çayar Osman Yuvalı Arda Tokan Enes Görkem Yılmaz Kübra Serin Beyzanur Yarbel Muratcan Yılmaz Osman Berat Özdemir Telif Hakkı (c) 2025 HALK SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMALARI DERGİSİ https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0 2025-09-03 2025-09-03 3 2 121 131 10.5281/zenodo.17037352